• Anasayfa
  • Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk

Türk Hukukunda uzunca zamandır üzerinde durulan, araştırmalar yapılan ve 2012 yılında Resmi Gazetede yayınlanana Arabuluculuk Kanunu ile hukuk sistemimizde Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemi olarak kabul edilen Arabuluculuk; 01/01/2018 Tarihinde işçi alacaklarına yönelik açılacak davalarda zorunlu hale gelmiş; son yasal düzenlemeyle  de 01/01/2019 tarihinden itibaren konusu bir  paranın ödenmesi olan alacağı ya da tazminat talepli Ticari davalar için de dava şartı olarak kabul edilmiştir.

 

Öncelikle dava şartını kısaca açıklamak gerekirse; Dava şartı Prof. Dr. Süha Tanrıver'e göre; davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve karar verilebilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan şartlardır.

 

Dava şartı hakim tarafından resen dikkate alınır, yani taraflarca öne sürülmesi gerekmeden, hakim kendiliğinden dava şartı incelemesi yapmaktadır. Taraflar yalnızca hakime yardımcı olabilmek için dava şartına dikkat çekebilirler.

 

Hakim ön inceleme aşamasına geçmeden dava şartı incelemesi yapar ve yokluğunun tespiti halinde davayı esasa girmeden usulden reddeder.

 

Türk Ticaret Kanununa eklenen son yasal değişiklikle 01/01/2019 Tarihinden itibaren arabulucuya başvurmadan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepli açılan ticari davalar dava şartı yokluğundan reddedilecektir.

 

Bir de Ticari dava kavramını ve zorunlu arabuluculuğa tabi olan ticari dava kavramını netleştirmek gerekmektedir. Ancak şu aşamada yasal düzenleme henüz çok yeni olduğundan ve henüz uygulama, içtihat, doktrin görüşleri netleşmediğinden sadece kavramsal durumu açıklamakla yetineceğiz.

 

Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.

 

1-      Mutlak ticari davalar tarafların tacir olup olmadığına; işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari olarak kabul edilen davalardır. Bu dava türü Türk Ticaret Kanununun 4/1. Maddesinde bentler halinde sayılmıştır.

 

TTK 4/1

 

“1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;

 

  1. a) Bu Kanunda,
  2. b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
  3. c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
  4. d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
  5. e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
  6. f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlarave ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”

İcra İflas Kanunu (m.154),  Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22), Kooperatifler Kanunu (m.99), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

 

2-      Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır.

 

3-      Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.

 

 

 

Zorunlu arabuluculuğa tabi ticari davalar ise; yukarıda sayılan ticari dava tanımına uyan ancak yalnızca bir para ödenmesini içeren alacak ve tazminat taleplerine ilişkin olan davalardır.

 

06/12/2018 Tarihli 7155 Sayılı Kanunun 20. Maddesiyle Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesine göre,

 

(MADDE 5/A- (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.)

 

Yukarıda saydığımız ticari davalardan konusu belli bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepli davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu hale gelmiş olduğundan, arabulucuya başvurmadan açılan davalar dava şartı yokluğundan reddedilip hak kaybına neden olabileceğinden, hangi davaların zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunun tespit edilmesi ve ona göre usulün tespit edilmesi gerekmektedir.

Ticari uyuşmazlık yaşayanların, mutlaka alanında uzman bir hukukçuya danışması hak kayıplarının önüne geçecektir.